5 Mart 2008 Çarşamba

Fenerbahce Ceyrek Finalde

Atilla abi cagirmis olmasina ragmen, ilk maci izlemeye gitmemistim. Bu sefer ise gitmeye karar verdim. Cafe-bar tarzi bir yere girdik. Oturacak yerler dolu oldugundan, barin kenarinda kendimize ayakta bir yer bulmaya calisiyorduk. Etrafa bakinirken barin sahibi Turk geldi ve yanimiza dikilip, gayet kabaca: "Evet, ne istemistiniz?" seklinde sordu. Bizden hemen bir cevap gelmeyince de, karsimizda durmaya devam ederek ve israrli israrli suratimiza bakarak kendisinden icecek olarak birsey istememizi bekledi. Sonunda bu duruma dayanamayan Atilla abi, birer kahve soyledi.



Sonra mac basladi... Maci izlemeye sadece Turk'ler degil, Araplar da gelmisti. Onlar da tabii ki Fenerbahce'yi destekliyorlardi. Macin ilk 10 dakikasinda iki talihsiz gol yedigimizde, icimizde hissettigimiz hisler cok ilgincti. Yabancilarin biraz alaya kacan gulusmeleri, bizim biraz kizarmaya, bozarmaya baslayisimiz, vs. birbirine karismisti. Derken Sevilla'nin hizi biraz kesildi ve sahneye Deivid cikti. Onun goluyle tekrar umutlandik, fakat o halimiz de cok uzun surmedi. Bu sefer de Kanoute sahneye cikip, farki tekrar ikiye cikardi. Biz tekrar sus-pus olduk. O dakidadan sonra ise oyunun sekli degismeye basladi. Fenerbahce organize bir sekilde oynamaya, pas yapmaya, top cevirmeye ve rakip kaleye dogru ciddi sekilde ilerlemeye basladi. Bu siralarda Sevilla neredeyse oyunda hic yoktu. Devre bitmeden bir-iki onemli atak yakaladi Fenerbahce, ama bunlari degerlendirememisti. Ikinci yariya baslarken umutluyduk, cunku hem Fenerbahce guzel oynuyordu, hem de rakip Sevilla'nin gercekten cok bariz zayif oldugu bir noktasi vardi: Defansi. Kazandigimiz her duran top Sevilla kalesinde bizim icin penalti gibi bir etki yapiyordu. Zaten iki golumuzu de duran toptan bulduk ve duran toplardan da yine cok onemli pozisyonlar kacirdik. Mac 2-3 olduktan sonrasi zaten inanilmaz bir heyecandi. Bir taraftan diken ustundeydik, 5 oyuncumuz sari kartliydi ve rakip oyuncular da her pozisyonda kendilerini yere atiyorlardi. Her an bir oyuncumuz kirmizi kart gorecek diye hop oturup, hop kalkiyorduk. Mac ilerliyor, Fenerbahce guzel oyununu surduruyordu. Artik macin sonlarina dogru, Fenerbahce bir gol daha atmak icin saldirsa mi, yoksa yavaslayip maci uzatmalara goturmeye calisa mi diye dusunuyor, karar veremiyorduk. Sonra uzatmalar ve sonra penalti atislari... Maci izleyenler bilir, gercekten muthis bir heyecan firtinasiydi.

Futbola karsi, ozellikle maganda anlayisli taraftarlar yuzunden, uzunca bir suredir antipati beslemeye devam ediyordum ve hala da eskisi gibi sevdigimi soyleyemem. Fakat dun aksamki Fenerbahce macinda aldigim izleme zevkini, heyecani tatma zevkini, o anlari yasama zevkini kolay kolay unutabilecegimi pek sanmiyorum.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Your blog keeps getting better and better! Your older articles are not as good as newer ones you have a lot more creativity and originality now keep it up!