27 Haziran 2008 Cuma

Hayatı Yaşamak, Hayatı Tüketmek

Bazı arkadaşlarım, hayatın hep olumsuz taraflarını gördüğümü söylüyorlar. Bir dereceye kadar haklı olabilirler, ama bazı durumlarda ise, insan ne yaparsa yapsın, sanki bütün olumsuzluklar onun üstüne üstüne geliyor gibi oluyor ve ne kadar iyi niyetli olmak isteseniz de, ne yazık ki olumsuzlukları görmeye devam etmek durumunda kalıyorsunuz.

Her gün akşamları evime birbuçuk, hatta bazen iki saatlik berbat ve işkenceli yolculuklardan sonra gidebiliyorum. Neredeyse bütün yolculuğum ayakta geçiyor. Üstelik sıkışıklık da cabası tabii ki. Geçen gün yanımdaki adamın, "1 metrekare alana 20 kişi sığdık, helal olsun" şeklindeki lafını uzun süre unutmam sanırım. Bir de bütün bunların üstüne, havanın sıcaklığı, herkesin terli oluşu, koku, sıcak, nem, vs. derken, o yapılan yolculuğun nasıl bir rezalet, nasıl bir insan-dışılık, nasıl bir sefillik halinde geçtiğini tahmin edebilirsiniz sanırım. Ben ki normalde pek fazla terlemeyen bir insanım, dün akşam eve geldiğimde, resmen terden sırılsıklam olmuştum. İğrenç ötesi bir durumdu tabii ki.

İstanbul güzel şehir... Ama, bu değerlendirmeye eklenmesi gereken o kadar çok "ama" var ki, bütün bu "ama"'ları bir araya getirdiğinizde, artık İstanbul'un güzelliği falan kalmıyor ortalıkta. Aksine, içinde yaşayan insanların birçoğunun sadece ızdırap çekerek günlerini geçirdikleri ve geçirmeye devam ettikleri bir işkence kafesi halini alıyor.

Arkadaşlarımla oturduğumuz zaman kullandığım çok basit bir söz var ve ne yazık ki ben bunun doğruluğunu her gün biraz daha iyi anlıyorum: "Bazıları hayatı yaşıyor, bazıları ise tüketiyor."

Siz hangisisiniz?

3 yorum:

Aymen dedi ki...

İstanbul güzeldende öte.. tabi ev iş gezme arası ulaşım dengesini kurabilenlere. Trafiğin sıkıştığı yerlerden günde iki defa geçme zorunluluğu varsa, hele de zaten mesafe uzunsa, oturacak yerde yoksa, hava sıcak yada soğuksa... işkence böyle bişey olmalı:)
En kısa zamanda kolaylaşması dileğiyle.

Feyzullah dedi ki...

Yorumunuz için teşekkürler. İnşallah dediğiniz gibi en kısa zamanda bu işkence sona erer. Bu arada merak ettim, İstanbul dışında Türkiye'de ve dünyada gördüğünüz güzel şehirleri sayabilir misiniz? Teşekkürler.

PAPATYA PRENSES dedi ki...

Hani eskilerin meşhur cümleleri vardır ya "Ahh o eski İstanbul,ahh o eski razamanlar vs.."
Onun gibi bir durum söz konusu işte.
İStanbul güzel ötesi bir şehir. Ama biz insanlar kendi ellerimizle mahvediyoruz bu güzelim şehri.
Hepimiz sadece trafikten,pislikten vsden şikayet ediyoruz.
Ama hiç birimiz zararı kendi çapımızda hafifletmeye çalışmıyoruz.
Mesala aynı evden aynı yöne doğru işe gitmek için hergün 2-3 tane araba sabah trafiğine çıkıyor. Toplu taşıma araçlarını kullansa bu insanlar veya tek bir arabaya binse hepsi olmuyor sanki.
Yada arabayla giderken camı açıp sigarasının izmaritini,burnunu sildiği selpağı otobana atan krolar!Vapurda yediği mısırın koçannını,içtiği kolanın kutusu denize atan -afedersin ama- hayvanlar! beden temizliğinden bir haber olan insancıklar vs vs vs vs
İstanbul'u el birliği ile mahvediyoruz kısacası..

Taşı toprağı altın diyerek buraya yerleşeler memleketlerine dönse,az biraz nefes alsak bizde...