12 Haziran 2008 Perşembe

Türkiye - İsviçre (2-1)

Dün akşam yine ilginç maçlarımızdan birisini oynadık. Portekiz maçından sonra, artık "havalarda uçmayı" birazcık bıraktık. Ya da Portekiz tarafından bıraktırıldık desek daha doğru olur sanırım. Hatırlarsanız, Büyük İmparator Sinyor Fatih Terim, Portekiz maçı öncesinde, "Bize final oynamak yakışır!" şeklinde demeçler veriyordu. Tabii, bulunca dinleyenleri, insanın kendini tutabilmesi zor oluyor, içten geldikçe sallayası geliyor insanın! :)

Neyse, Portekiz sayesinde gerçekleri biraz daha iyi görmeye başladıktan sonra, geldik İsviçre'ye... Ben İsviçre - Çek Cumhuriyeti maçını seyretmiştim ve orada gördüğüm kadarıyla İsviçre hiç de öyle kolay lokma değildi, nitekim bunu bize de gösterdiler. Fakat bizim takımın hakkını da vermek lâzım açıkcası. Yağmur gerçekten bizi olumsuz etkiledi. Evet, onlar da bizimle aynı sahada oynuyorlardı, fakat oyuncuların özellikleri açısından yağmurlu ve ağır bir sahadan bizim oyuncularımız daha olumsuz etkilendi. İsviçre'nin oyuncuları bizimkilere nispeten daha "düz", daha sıradan oyuncular, bizim oyuncularımız ise İsviçre'ye nazaran daha "teknik" oyuncular. O yüzden sahada kısa paslarla ilerlemeye, adam geçmeye ve teknik ile birşeyler yapmaya çalışan milli takımımız, saha ağırlaştıktan sonra neredeyse hiç top oynayamaz hale geldi. Diğer taraftan İsviçre ise uzun toplarla kalemizde tehlike oluşturmaya çalıştı ve sonunda golü de buldu. İkinci yarı hem sahanın biraz düzelmesi, hem de Sinyor Büyük İmparator Fatih Terim'in oyuncu değişiklikleri ile biraz kendimize geldik. Semih yine kendinden bekleneni yaptı ve oyuna girer girmez, farkını ortaya koyup, şahane bir kafa golüyle klasını gösterdi. Sanırım bundan sonra artık Nihat'ı tek santrafor olarak oynatma inadından vazgeçer Sinyor Terim. Bence maçın hakkı 1-1 idi, ama son dakikada işte o bahsettiğimiz "teknik" devreye girdi ve bize Arda'nın klas golüyle 3 puanı getirdi.

Şimdi gözlerimiz Çek Cumhuriyeti maçında... Bakalım bu maçta nasıl bir kadroyla çıkacağız ve neler yapacağız. Benim ümidim, Sinyor Terim'in ileride yine Semih'i oynatması ve onun yanında da Nihat'a görev vermesi. Sol tarafta artık Uğur Boral'a da şans vermesini bekliyorum, çünkü Uğur'un soldan yapacağı ortalarla Semih'in epey pozisyon bulabileceğini düşünüyorum. Evet, Çek savunması uzun boylu ve Semih de o kadar uzun bir santrafor değil, ama yine de Semih'in kendinden çok daha uzun oyuncularla hava mücadelesine girebildiğini ve başarılı olabildiğini unutmamak lazım. Nitekim İsviçre defansı da öyle pek kısa boylu bir defans değildi, ama Semih yine ustalığını ve kalitesini gösterip, kafa golünü atmayı başardı.

Hiç yorum yok: