29 Eylül 2010 Çarşamba

Trabzonspor Analizi 3 - Oyun Stili Meselesi

Trabzonspor'un genel sorunlarından birisi de sezon başında daha yoğun ve ciddi olarak oynadığı paslaşmalı, kısa paslı oyun anlayışını geride bıraktığımız haftalarda pek oynamaması ya da oynayamaması.

Gerideki bir-iki haftaya baktığımız zaman Trabzonspor'un aceleci bir oyun anlayışı içerisinde olduğunu görüyoruz. Sezon başındaki o ayağa top yapan, sakin, sürekli top çeviren, kısa paslarla rakibi geçmeye çalışan ve karşı kaleye yavaş ama emin adımlarla giden Trabzonspor gitti ve yerini karşı kaleye gitmek için bir an önce birşeyler yapmaya çalışan aceleci ve sabırsız bir takım aldı.

Kısa paslı oyun anlayışının başarılı olabilmesi birçok faktöre bağlı olabilir, ama bence en önemli faktörlerden birisi, bu oyunun sabırlı bir şekilde ve bir devamlılık içerisinde oynanmasıdır. Bu oyunun meyvesi, bence, ancak uzun vadeli, sabırlı ve devamlı bir şekilde oynandığı zaman alınabilir. Bu oyun tarzını dünyada en iyi oynayan İspanya milli takımına baktığımız zaman bu durumu görebiliyoruz. Dünya kupasında İspanya gollerinin çoğunu maçların 70. dakikasından sonra buldu. Bu şunu gösteriyor: Bu oyun tarzıyla oynadığınız takdirde acele etmeyeceksiniz, topu dolaştırmaya, kısa paslarla pozisyonları geliştirmeye çalışacaksınız. Topu dolaştırmakla kastettiğim tabii ki topu sürekli kendi yarı alanında dolaştırmak değil, topu rakip kaleye doğru dolaştırmak. Burada rakip kaleye sürekli hücum etmek anlayışıyla da dolaştırılmayabilir top, ama bu top dolaştırmanın en önemli sonucu şu oluyor: Rakip takım sürekli tehditkar bir oyunun altında ezilmeye başlıyor, topu kontrolüne alamıyor, siz istediğiniz zaman kendi yarı alanınızda, istediğiniz zaman da rakip kaleye doğru topu dolaştırıyorsunuz. Rakip, sürekli bir tedirginlik ve dikkat halinde oynadığı ve sürekli topu takip etmeye çalışıp, topun peşinden koştuğu için maçın ilerleyen vakitlerinde artık giderek oyundan düşmeye başlıyor.

Bizim Dünya Kupası elemelerinde İspanya ile oynadığımız maçları hatırlayın. Bizi topun peşinden nasıl da koşturup, maçı 1-0 kazanmışlardı. Aslında o maçta İspanya 1-0'dan sonra bize gol atmayı pek düşünmüyordu. Ama ne yaptılar? Topu sürekli kendi ayaklarında tuttular, topu çevirdiler; ama sürekli gereksiz yere çevirmediler. Bazen kalemize doğru da yönelerek bizi tedirgin etmeye devam ettiler. Takımımız da bu hal içerisinde kendi yarı alanından çıkamadı ve orada mücadele etmeye ve topun peşinden koşmaya devam etti. Bunun neticesi olarak da maçın 70. dakikasından itibaren oyundan düşmeye başladı. Aynı durum Dünya Kupasında İspanya'nın rakipleri olan takımların başına da geldi. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, İspanya kupadaki gollerinin çoğunu rakibini yorduktan sonra, yani 70. dakikadan sonra attı. Burada rakip sadece fiziksel olarak da yorulmuyor. Rakip konsantrasyon açısından da yoruluyor ve oyundan düşmeye başlıyor. Bunu takiben de artık savunmada hatalar yapılmaya başlanıyor. Diğer taraftan pas yapan takım ise fiziksel olarak aslında o kadar yorulmuyor ve konsantrasyonunu üst düzeyde tutuyor. Rakip hata yapmaya başlayınca da bunu affetmiyor.

Peki, Trabzonspor bu oyunu sezon başında oynayabiliyorken, şimdi ne oldu da oynayamıyor? Bunun çeşitli nedenleri olabilir:

1) Alınan kötü sonuçlar takımda stres oluşturmuş olabilir ve buna bağlı olarak takım bir an önce skor avantajını yakalayabilmek için aceleci oynamaya başlamış olabilir.

2) Kadro kurgusunun değişmesinin de bunda bir etkisi var bence. Şöyle ki, Trabzonspor sezona başladığı zaman üçlü bir orta saha anlayışı ile oynuyordu. Yani ortada Selçuk, Colman ve Ceyhun oynuyordu. Bu üçlü oynadığı zaman orta saha kontrolü daha çok Trabzonspor'un elinde olabiliyordu ve ayrıca takımın paslı oynayabilme kapasitesi de artıyordu. Bence Trabzonspor'un Beşiktaş maçıyla birlikte bu üçlü orta saha anlayışına geri dönmesi gerekiyor. Buna ilâveten iki kanat oyuncusunu da oynatması gerekiyor. Yani bu şekilde takım sahaya 4-5-1 formatında çıkıyormuş gibi oluyor. Ben olsam kadroyu şöyle kurardım.

Onur

Serkan - Glowacki - Egemen - Cale

Yattara - Selçuk - Colman - Ceyhun - Engin

Teofilo

Oyunun gidişatına göre oyuna Alanzinho, Jaja veya Umut alınabilir. Gerekirse 4-4-2'ye dönülebilir. Orta sahada Selçuk, Ceyhun ve Colman üçlüsü de oyunun durumuna göre değiştirilebilir ve yerlerine Barış Ataş veya Sezer Badur alınabilir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Webmaster cok tesekkurler...

Selamlar Burcu