7 Şubat 2011 Pazartesi

Trabzonspor - Antalyaspor Maçı Analizi

Şimdi, dilimiz döndüğü kadarıyla bu maçla ilgili de birkaç şey söylemeye çalışalım:

Trabzonspor'un - bu belki diğer birçok takımda da böyle - basit bir oyuna başlama kurgusu var. Buna göre, kaleci topu stoperlere atıyor; stoperler, orta sahanın gerilerine gelen Selçuk'u buluyorlar. Selçuk oyun kurmaya çalışıyor. Orta sahanın biraz ilerisinde ise Jaja oynuyor. Selçuk, eğer durum müsaitse, genelde topu Jaja'ya oynuyor ve Jaja da duruma göre isterse dikine kaleye doğru ilerliyor, isterse rakip sahada ver-kaçlara girmeye çalışıyor, isterse kaleye şut çekiyor, isterse topu kanatlara gönderiyor, vs.

Yani kısaca, top kaleciden stoperlere, onlardan Selçuk'a, ondan Jaja'ya gidiyor ve Jaja'dan sonra da değişik hücum organizasyonları denenmeye çalışılıyor. Oyun kurmaya yönelik bu kurgu gayet basit, evet, ama bu sistem zaten genelde de uygulanan sistem. (Bkz. Emre & Alex - Aurelio - Guti, vs.)

Oyunun kurulması süreci bu kadar basit olunca, onu engellemeye çalışmak da gayet basit olabiliyor. Buna göre Antalyaspor, Trabzonspor'un oyun kurmasını engelleyebilmek için orta sahada iki kademeli bir sıkıştırmaya dayalı bir presle oynadı. Buna göre, ilk pres, topu orta sahanın en gerisinde alıp oyun kurmaya çalışan Selçuk İnan'a yapıldı. Selçuk, kendisine yapılan bu yoğun pres neticesinde oyun kurmada çok da başarılı oldu denilemez. Eğer oldu da top Jaja'ya geldiyse, bu sefer ikinci kademe pres Jaja'ya yapıldı. Dolayısıyla Antalyaspor, Trabzonspor'un oyunlarının birçoğunu daha başlamadan bitirmeyi amaçladı ve bunda da genelde başarılı oldu.

Antalyaspor bunda neden başarılı oldu? Burada karşılaştırmalı bir analiz yapılabilir:

1) Antalyaspor'un orta sahadaki presçi oyuncularının dinç ve mücadeleci oyunculardan oluşması: Selçuk ve Jaja'ya yapılan pres ve tatlı-sert müdahaleler maç boyunca aynı şiddette devam etti denilebilir. Belki sadece son 10-15 dk. bu presçi oyuncuların yorulmasıyla Antalyaspor'un oyunu daha geride kabul etmeye başladığını gördük, ama bu sürede de Trabzonspor pek üretken olamadı.

2) Trabzonspor'un oyun kurucularının yetersizliği: Burada Selçuk ve Jaja'yı yetersiz oyuncular olarak nitelendirmiyorum tabii ki, ama söylemeye çalıştığım, bu iki oyuncunun, kendilerine yapılan bu yoğun pres karşısında yetersiz kalışları. Peki, ne yapılabilirdi? 

a) Bu tür durumlarda aslında size pres yapan oyuncuları geçmek için birkaç kez hamle yapmanız oyunun gidişatı açısından size bir avantaj getirebilir. Buna göre, rakip oyuncuyu geçmeye çalışırken faule maruz kalabilirsiniz. Eğer olur da size pres yapan oyuncu bu faullerden birinde sarı kart görürse, bu onun oyun boyunca daha az saldırgan olmasını sağlar. Sarı kart görmese dahi, 2-3 faulden sonra, rakip oyuncunun presindeki şiddetin gücü azalacaktır.

b) Selçuk topla oynamada, oyun kurmada zorlanıyorsa, o zaman Colman'ın Selçuk'a yakın oynaması gerekir. Bu sayede, Selçuk kendisine pres yapıldığı zaman Colman'a oynayabilir. Selçuk topu ver-kaçlarla alabilir ve rakibinden kurtulabilir.

c) Oyun, uzun toplarla başlatılabilir. Ya da top, kanatlara taşınarak, oyunun kanatlardan devam etmesi sağlanabilir. Bu iki alternatif pek verimli olmasalarda, oyun içerisinde denenmeleri gerekir. Eğer başarı getirirlerse, bu durum rakibin kanatlara da dikkat etmesine neden olacaktır.

Bu sorunun dışında şu noktalara da değinilebilir: Umut 5 resmi maçtır gol atamıyor. Tamam, Umut'a çok da pas gelmiyor, ama sonuçta pas geldiği maçlarda da pek verimli olamadı. O yüzden, artık Umut'u biraz dinlendirmenin vakti geldi. Ayrıca ben Umut'un, oyuna sonradan girdiği maçlarda daha faydalı olduğunu düşünüyorum çünkü Umut son vuruş golcüsü, bitirici golcü değil. Umut, yıpratıcı, defansı zorlayıcı ve çok mücadele eden bir golcü. O yüzden maçın sonlarına doğru, yorulmuş defans oyuncularına karşı girmesi bence Trabzonspor için daha faydalı olur. Umarım Şenol Güneş Manisaspor maçına Pawel Brozek ile başlar.

Hiç yorum yok: