25 Mayıs 2011 Çarşamba

Trabzonspor için Çılgın Proje

Bir sezonu daha geride bıraktık. Trabzonspor topladığı 82 puana rağmen, averajla ligi ikinci bitirdi. Bu durumun bizatihi kendisi çok kötü olmamakla birlikte, işlerin kötüye gideceğini söylemek zor değil. Trabzonspor'un makro anlamda birçok ciddi sorunu var, ama bütün bu sorunların temel bir kökeni var ki, o da Trabzonspor'un Trabzon şehrinde olmasıdır. Şimdi bu durumun oluşturduğu sorunları, maddeler halinde ve kısa kısa açıklamaya çalışayım. Dolayısıyla benim Çılgın Projem çok basit: Trabzonspor futbol takımı, bir an önce İstanbul'a taşınmalıdır.

Trabzonspor'un özellikle Trabzon'da yaşayan taraftarları futbol takımı için büyük bir sorun. Bu taraftarlar sabırsız, ümitsiz, hedefsiz ve belki biraz ağır olacak, ama fair-play kültürü, genel kültür, eğitim vs. gibi açılardan oldukça yetersiz. 

Taraftarla ilgili sorunlardan, "Trabzonspor'un En Büyük Sorunu Taraftar" (http://farklipencere.blogspot.com/2011/01/trabzonsporun-en-buyuk-sorunu-taraftar.html) başlıklı yazımda da uzun uzadıya bahsettim. O yüzden burada bunları tekrar etmeyeceğim, ama ligin ikinci yarısının daha başında, Ankaragücü maçında Burak'ı yuhlayan taraftarları henüz unutmadım. Bu insanlar artık orta yaşlarını çoktan geçmişler; ne hayattan, ne futbol takımından bir beklentileri kalmış. Hayata ilişkin bütün heyecanlarını, arzularını, gayelerini kaybetmişler. Maçlara gidip, çekirdek çitletmek, küfür etmek, futbolculara hakaret etmek, tiyatro seyreder gibi maç seyretmek dışında pek bir amaçları kalmamış. Trabzon'da arkadan gelen yeni ve genç bir nesil de var tabii ki, ama bunların sayısı henüz çok az ve çok da örgütlü değiller. Tribünleri domine edebilecek bir güce ve nüfuza sahip değiller.

Trabzon şehri küçük bir şehir ve küçük olduğu için nüfus gücü, ekonomik gücü de oldukça sınırlı. Bu kriterler açısından karşılaştırıldığında Bursa, Gaziantep vs. gibi şehirlerin dahi epey gerisinde kalan bir şehir Trabzon. Ekonomisi küçük olan şehrin futbol takımının sahip olduğu ekonomi de küçük oluyor. Trabzonspor'un forma vs. satışlarından gelen gelirlerine bakalım, ya da stattan gelen gelirlere bakalım, durumun vehametini anlayabiliriz. Avni Aker stadı bu sene en dolu olduğu maçlarda 15.000-16.000 civarındaydı.

Şehrin küçük olması sosyal hayatı da etkiliyor ve bu da tabii ki futbolcuları etkiliyor. Sosyal hayatın kısırlığı, şehrin küçüklüğü ve belki de muhafazakarlığı yerli futbolcular için sorun oluştururken, aynı sorunlar ve bunlara ilave olarak yabancı dilde eğitim yapan okulların olmayışı da yabancı futbolcular için sorun teşkil ediyor. Selçuk, Umut, Egemen takımdan ayrıldılar ya da ayrılmak üzereler ve bu oyuncular takım kötü olduğu için, takım kalitesiz olduğu için ayrılmak istiyor değil. Bu futbolcuların ayrılmak isteyişinde şehrin küçüklüğünün etkisini de düşünmek gerek. Jaja, Colman ve Cale gibi oyuncuların durumunun da ne olacağı belirsiz. Takımın boş günü geldiğinde bütün oyuncular şehirden kaçmak için can atıyorlar.

Trabzon şehrinden kaynaklanan bu ve bunlar gibi daha onlarca irili-ufaklı sorun var ve bütün bu sorunlar futbol takımını olumsuz olarak etkiliyor. Dolayısıyla bu noktada Trabzonspor'un önünde iki tercih var gibi görünüyor. Birinci tercihe göre Trabzonspor büyük takım olmayı bırakacak ve küçük şehirle beraber küçülmeyi kabul edecek. Bu şekilde futbol takımı şehrin gerçekleriyle yüzleşecek, bunları kabullenecek ve artık hedeflerini küçültecek ve sıradan bir orta sıra takımı ya da 5.'lik, 6.'lık için mücadele eden bir takım haline gelecek.

İkinci tercihe göre ise - ki bu noktada benim de Çılgın Projem ortaya çıkıyor - Trabzonspor büyük takım olmaya devam etmek isteyecek, ama o zaman bunun için gerekli olan hamleleri yapmaktan da kaçınmayacak. Peki, nedir bu gerekli hamleler? Bence bu noktada tek ve esaslı bir hamle var Trabzonspor'un yapması gereken, o da futbol takımını İstanbul'a taşımak. Eğer Trabzonspor bu hamleyi yapmazsa orta ve uzun vadede şehirle beraber küçülmek ve küçük bir takım haline gelmesi kaçınılmaz bence.

Peki, futbol takımını İstanbul'a taşımak ne demek ve bu nasıl yapılabilir? Aslında çok basit bir olay, ama bunun için gerekeli olan en elzem şey, irade. Trabzonspor'un İstanbul'da zaten hali hazırda 50-60.000 civarında taraftarı var. Bu taraftarlar, Trabzon'dakilerin aksine, futbol takımına aç, genç, heyecanlı, arzulu, istekli insanlar. Bu insanlar takım için maçlara gitme, para harcama, kombine satın alma, forma satın alma vs. gibi konularda hem ekonomik olarak hem de psikolojik olarak daha uygunlar. Bu insanların genel kültür seviyesi, fair-play kültürü seviyesi, eğitim seviyesi daha yüksek.

Trabzonspor bir an önce Akyazı projesinden vazgeçmeli ve İstanbul'a bir stad yapmalı. Bildiğimiz gibi, İstanbul'un iki yakasına, iki yeni şehir kurulacak. Trabzonspor da isterse buralara, ya da isterse mevcut şehir içerisinde uygun bir yere stadyumu kurabilir. 50-60.000 kişilik modern bir stad, futbol takımının, İstanbul'un büyük kulüpleriyle rekabetine büyük destek olacaktır.

Takım İstanbul'da olduğu için, kaliteli, isim yapmış yabancı oyuncuların getirilmesi noktasında sıkıntı yaşanmayacaktır. Yerli oyuncular, sırf şehirden dolayı başka kulüplere gitmek istemeyeceklerdir. Trabzonspor, Anadolu'dan çıkan yıldız yerli oyuncular için de güçlü bir çekim merkezi, güçlü bir alternatif olacaktır.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Son Üç Haftaya Girerken...

Bundan yaklaşık iki ay kadar önce, 7 Mart tarihinde yayınlanan yazımda, 24. hafta itibariyle ligin o anki durumuna ilişkin bazı değerlendirmelerde bulunmuştum. Şampiyonluk yarışının nasıl sonuçlanabileceğine, Uefa'ya hangi takımların gidebileceğine ve Türkiye kupasına ait bazı öngörülerde bulunmuştum. Şimdi gelin, bu öngörülerden ne kadarı gerçekleşmiş onu bir değerlendirelim ve sonra da ligde kalan son üç haftaya ilişkin bazı yeni öngörülerde bulunalım.

Şampiyonluk yarışı ile ilgili olarak 7 Mart'taki yazımda, Fenerbahçe ve Trabzonspor'un birbirlerini takip ederek yaşayacakları dört haftalık zorlu bir maratona (Galatasaray, Bursaspor, Eskişehirspor, Gaziantepspor) işaret etmiş ve takımların bu dört haftadaki performanslarının şampiyonluk düğümünü çözebileceğini söylemiştim. Fenerbahçe bu zorlu dönemeci, 3 galibiyet, 1 beraberlik ile geçti. Fenerbahçe, Galatasaray, Eskişehir ve Gaziantep'i yenerken, Bursaspor ile evinde berabere kaldı. Trabzonspor da aynı seriyi yine 3 galibiyet ve 1 beraberlik ile geçti. Trabzonspor da Galatasaray, Bursaspor ve Gaziantep'i yenerken, Eskişehir ile berabere kaldı. İki takım da bu süreci aynı performansla tamamlayınca, bu dört haftalık maratonun, şampiyonluk düğümünün çözülmesine aslında pek de bir etkisi olmamış oldu.

Kupaya ilişkin öngörüm de pek gerçekleşmedi diyebilirim. Kupayı Gaziantepspor'un alacağını öngörmüştüm, ama Gaziantep yarı-finalde Beşiktaş'a elendi ve şansını yitirdi.
Bursaspor'un şampiyonluk şansının sürdüğünü, ama artık toparlanmalarının da zor olduğunu söylemiştim. Bu öngörüm biraz gerçekleşti diyebilirim. Bursaspor içinde bulunduğu bunalımdan çıkamadı ve iki ileri, bir geri giderek şampiyonluk yarışının çok uzağında kaldı.

Uefa ligine katılma ile ilgili olarak, Gaziantepspor ve Bursaspor'u şanslı gördüğümü söylemiştim. Gaziantepspor'un mevcut performansıyla Kayserispor'u geride bırakacağını söylemiştim. Öyle de oldu. "Gaziantep yakaladığı bu ivmeyi sürdürürse, bir ihtimal üçüncülüğü bile zorlamaya başlayabilir." demiştim. Şu an Bursaspor'la aradaki 3 puanlık fark hâlâ sürüyor, ama Gaziantepspor'un üçüncülük şansı devam ediyor.

Gördüğünüz gibi son on haftaya yönelik öngörülerim yarı yarıya gerçekleşti diyebilirim. Şimdi gelin, son üç haftaya ilişkin de bazı öngörülerde bulunalım.

Türkiye kupasıyla ilgili olarak finalde ilginç bir eşleşmeyle karşı karşıyayız. İstanbul B.B.'nin karşısında başka bir büyük takım olsaydı, aslında o büyük takımın kupayı rahat rahat alabileceğini iddia edebilirdim, ama nedense Beşiktaş'ın İstanbul B.B.'ye karşı değişik bir kırılganlığı var. O yüzden bu maçın bir favorisinin olduğunu düşünmüyorum. Fakat yine de bir tahminde bulunmak gerekirse, kupayı Beşiktaş'ın alacağını söylemek istiyorum.

Lig üçüncülüğü ve dördüncülüğü ile ilgili olarak mevcut sıralamanın değişmeyeceğini düşünüyorum. Bursaspor'un da, Gaziantepspor'un da son üç haftada zorlu maçları olacak. İki takım da puan kaybedebilir, ama sonuçta sıralamanın değişmeyeceğini düşünüyorum.

Şampiyonluk yarışına gelecek olursak, Fenerbahçe'yi daha şanslı görüyorum. Şahsen Fenerbahçe'nin bir ihtimal İstanbul B.B. maçında takılabileceğini düşünüyorum, fakat bu olmadı. Karabükspor maçının da Fenerbahçe açısından çok zor geçeceğini sanmıyorum. Sonra evlerinde oynayacakları Ankaragücü maçını da kazanacaklarını düşünüyorum. Eğer yarış yine son haftaya kalırsa, deplasmandaki Sivas maçı çok ilginç olabilir. Son üç haftada Trabzonspor'un da pek sorun yaşayacağını zannetmiyorum. Bucaspor ve İstanbul B.B. maçları görece kolay geçecektir.